20100204

Istanbul, Capitale européenne de la culture ?

Ebru SanliTürk
----------------------------------------------------------------------------------

Erfolg ist Istanbul unheimlich. Geht es doch in ester Linie darum, das Publikum zu unterhalten ? In diesen hektischen, lauten Zeiten, in dieser schnellen Welt versucht Istanbul immer mehr dem Druck zu entziehen, den die Gesellschaft auf him ausübt. Einige Wörter ûber einen Wahl : Istanbul, Kulturelle Hauptstadt Europas. Eine türkische Schreiberin.

Geçtiğimiz yaz hayatının çoğunu Avrupa’da geçirmiş ve Avrupa Birliği vatandaşı olan bir Türk arkadaşımla sohbet ederken konu İstanbul’a gelince “Türkiye’den seçilecek Avrupa Kültür Başkenti İstanbul mu olmalıydı?” konusunda bir tartışmaya tutuşmuştuk. Ben hararetli bir şekilde Türkiye’den Avrupa Kültür Başkenti olmak üzere bir şehir seçilecekse bunun öncelikli olarak İstanbul olması gerektiğini savunmuştum. Öte yandan o, İstanbul’un kültür mirasının herkesçe bilindiğini, bu unvana ihtiyacı olmadığını, artık Avrupalı ülkelerin de bu düşüncelerle özellikle az bilinen şehirlerini aday gösterdiklerini bu nedenle de İstanbul kararının yanlış bir strateji olduğunu ileri sürmüştü. Oldukça uzun süredir İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olduğunu bilmeme karşın bir İstanbullu olarak bu konuda kafa yormam bu tartışma sonucu başladı.

Contrarily to Europe, where the question has been present since the 1960s, In Turkey the debate around public space emerged only in 1990, but more from a political standpoint; indeed, “public space” in Turkish is said kamusal alan, kamu generally indicating a direct link with the State. Today, problems remain in the definition of the concept of a “public space”, not due to a translation issue but rather to the cultural and mental specificities to that region of the world. Under the Ottoman Empire, streets and mosque courtyards were the only assembly and meeting places for citizens; there were the meydans (public squares) under the Republic, but these were essentially used for political manifestations. As such, the public space has never been conceived of as a space for leisure, meetings and debate.